Bugun...



KARUN'A KAVMİ DEDİKİ ,ŞIMARMA, ALLAH ŞIMARANLARI SEVMEZ


facebook-paylas
Güncelleme: 04-08-2024 10:46:33 Tarih: 16-07-2024 10:25

KARUN'A KAVMİ DEDİKİ ,ŞIMARMA, ALLAH ŞIMARANLARI SEVMEZ

Cenabı Hak bizlere kelamında geçmiş kavimlerin kıssalarını anlatmakta ve demekteki, şüphesiz ayetlerimizde düşünenler için büyük ibretler vardır. Bunlardan biride Hz.Musa zamanında yaşamış ve Hz.Musa’nın Amcasının oğlu olduğu rivayetedilen ,malı,ilmi, makamı ve zenginliği ile şımaran ve hadimleşerek sonunda Allah tarafından yerin dibine geçirilen Kasas Suresi 76 ila 88.Ayetlerde geçen ,anlatılan  Karun Kıssasıdır.

 

Çankırı’mızın yetiştirdiği alimlerden olan ve Mekke-i Mükerreme Ümmü'l-Kura Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde ve Tefsir-Hadis Anabilim Dalı'nda yüksek lisans yapmış Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmış, 2011'den beri Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Arap Dili ve Belağatı Anabilim Dalı'nda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan Aynı üniversitenin uluslararası kısmında uluslararası koordinatör olarak da görev yapmakta bulunan Hamdi Arslan Hocamızın tilaveti ve anlatımı ile gelin hep birlikte Karun Kıssasını dinleyelim ve inşallah anlamak ,tefekkür etmek ve ibret almak nasip olsun  inşallah.


İstanbul İlimYayma Derneği'nde eğitim danışmanı olarak çalıştı (2000-2008). Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce dillerini aktif olarak kullanıyor. ​​Şu anda tüm Balkan, Avrupa, Asya ve Latin Amerika ülkelerinde eğitim ve insani yardım projelerinde yer alıyor

 

 


 

 

 

 

 

Karun, Musa’nın kavminden idi. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Onlara karşı taşkınlık etmişti, Kavmi ona demişti ki: Şımarma! Çünkü Allah şımaranları sevmez

 Karun, Hz. Musa’nın amcaoğlu olup O’na inananlardan idi. Onlara karşı taşkınlık etmişti.Onlara üstünlük tasladı, onların emri altında olmalarını istedi.

Veya onların üzerinde kibirlendi. Veya onlara zulmetti.

Denildi ki: Karu’nun bu durumu, Firavunun onu İsrail oğullarına idareci yaptığında oldu.

Veya bundan murat onun hasedidir. Rivayete göre Karun Hz. Musa’ya şöyle demişti: “Sana risalet verildi, Haruna da âlimlik. Ben ise bir şey değilim. Ne zamana kadar sabredeceğim?”

Hz. Musa ona şöyle cevap verdi: “Bu, Allah’ın işi, böyle takdir etmiş.Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı.

Kavmi ona demişti ki: Şımarma !

Dünya ile şımarmak mutlak olarak kınanmıştır. Çünkü böyle bir şımarma,

-Dünyayı sevmenin,

-Ona razı olmanın,

-Geçici olmasından gafletin bir neticesidir. Onda olan lezzetlerin geçici olduğunu bilmek ise, üzülmeyi icab ettirir. Bunun içindir ki Allah C.C. şöyle buyurdu:

Ta ki elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Onun size verdikleriyle şımarmayasınız.” (Hadîd, 23)

Ayetin devamı, şımarmanın yasaklanmasını Allah’ın muhabbetine mani olması yönünden açıklayıp şöyle bildirdi: Çünkü Allah şımaranları sevmez. Çünkü Allah, dünyanın geçici yaldızlarıyla şımaranları sevmez.

 

Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara.

Allah’ın sana vermiş olduğu zenginliği, sana ahireti kazandıracak şeylerde sarfederek ahiret yurdu için harca. Çünkü zenginlikten maksat, ahireti kazandırmak olmalıdır. Dünyadan da nasibini unutma. Dünyadan nasip, onunla ahireti kazanmaktır. Ayrıca, dünyadan kişinin kendisine yetecek kadarını almasıdır.

Allah sana ihsanda bulunduğu gibi sende ihsanda bulun.

Allah sana verdiği nimetlerle ihsanda bulunduğu gibi, sen de Allah’ın kullarına iyilik yap.

Ve yeryüzünde bozgunculuk arama.

Zulüm ve haksızlığa yol açacak bir emir vererek arzda fesat arzulama. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez. Allah, kötü fiillerinden dolayı bozguncuları sevmez.

 

Kârûn, “Bunlar bana bendeki bir ilimden dolayı verilmiştir” dedi. Dedi ki: Ben, bende olan ilimle insanlara üstün kılındım, bununla onların fevkinde makam ve mala kavuştum.

“Onda olan ilim”,

-Tevrat olabilir. İçlerinde Tevratı en iyi bilen idi.

-Kimya ilmi olabilir.

-Ticaret ve kazanç ilmi olabilir.

-Denildi ki: Yusufun hazinelerinin bilgisine sahipti.

 O, Allah’ın kendinden önceki devirlerde, ondan daha kuvvetlive daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmedi mi?”

Karun, bu gerçeği aslında Tevrat’ta okumasına ve tarihî menkıbeleri anlatanlardan duymasına rağmen kuvvetiyle ve malının çok olmasıyla aldanmıştı. Ayet, onun bu hâline karşı bir taaccüptür ve halini kınamaktır.Veya bu ilmin kendisinden nefyi ile ilim iddiasına ve bununla büyüklük taslamasına bir reddir. Yani, “Bunu bilmedikten sonra, iddia ettiği gibi kendisini helâk olanların maruz kaldığı hâllerden koruyacak bir ilmi mi var?”

 Mücrimlerden günahları sorulmaz.

Buradaki sualden murat, öğrenmek amacıyla onların günahlarından sorulmamasıdır. Çünkü Allahu Teâlâ, onların günahlarına muttalidir. Veya ayıplama tarzında sorulmayacaklardır. Çünkü buna lüzum kalmadan, günahları sebebiyle ansızın cezalandırılacaklardır. Sanki  Allahu Teâlâ, önceki devirlerde kendisinden daha kuvvetli ve daha zengin olanların helakini zikrederek Karunu tehdit edince, onun Allah’ın onlara has kıldığı cezalara muttali olmadığını, Allah’ın ise mücrimlerin bütün günahlarına muttali olduğunu ve hiç şüphesiz buna göre ceza vereceğini bildirmekte.

 

Derken Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar şöyle dediler: Keşke Karun’a verilenin benzeri bizim de olsaydı.

Hasedden sakınmak için bizzat onun malını değil, benzerini temenni ettiler.

 “Gerçekten o, çok büyük devlet sahibidir.”

 “Onun dünyadan çok büyük bir payı var” dediler. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, şöyle dediler: Yazıklar olsun size!  İman edip salih amel yapanlar için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır. Allahın ahirette vereceği karşılık, Karu’na verilenden, hatta dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.  Ona, ancak sabredenler kavuşurlar. Böyle bir karşılığa, ancak taatte ve günahlardan kaçınmada sabredenler nâil olurlar.

Derken, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah’a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu, Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi !

Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler şöyle demeye başladılar. Vay! Demek ki Allah,kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler iflah olmayacak.

 




Bu haber 430 defa okunmuştur.


Etiketler :

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNCEL Haberleri

YUKARI YUKARI